Ahh! Gençliğim ahh! Geçmişe, gençliğe duyulan özlemi ifade eden ve biraz da pişmalık içeren bu cümleyi dedesinden defalarca işitmişti. Birgün merakına yenilerek dedesine sordu.
-Dede gençlik yıllarına çok mu özlem duyuyorsun?
- Evet evladım evet. Özlemekten de öte o yıllar adeta burnumda tütüyor. Bakma biz unumuzu eleyip eleğimizi astık ama sen daha ömrünün baharındasın, taşı sıksan suyunu çıkarırsın. Gençlik başka bir şey evlat . Gençlik insanın içinde alev alev yanan bir volkan gibidir, içi kıpır kıpırdır. İnsan ömrünün en güzel, en eğlenceli ve en verimli olduğu dönemidir. Tabi benim gibi yaşlanıp elden ayaktan kesilince tabiri caizse sönmüş volkan olunca daha iyi anlarsın. Biraz pişmanlık biraz özlemle o güzel günlere dönmek istersin.
-Şimdi o günlere ait en çok pişman olduğun şey ne? O günlere dönsen ne yapmak isterdin?
- Sana, evlatlarıma torunlarıma daha iyi bir gelecek miras bırakmak için çalışırdım. Hem de hiç durmadan yorulduğumu bilmeden çalışırdım. Çünkü ele avuca sığmayan güç(gençlik) kullanılmayı, bir cevher(gençlik)işlenmeyi bekliyor.Bu gücü bu hazineyi zamanında değerlendirmedikten sonra pişman olmak sızlanmak hiçbir şey ifade etmez.
Geleceğini teminat altına almak için demiri tavında döveceksin. Ömrünün hazanı (yaşlılık) gelince ağustos böceği gibi kapı kapı dolaşmamak için gençliğinde karınca misali çalışacaksın. Bitmek tükenmek bilmeyen gücünü kudretini aklınla harmanlayasın ki hasat zamanı anbarın dolsun.Peygamber Efendimiz’in de hadis-i şeriflerinde belirttiği gibi yaşlılık gelmeden gençliğinin kıymetini bil. Ömrünün son demlerinde hayatının muhasebesini yaptığın zaman elinde sadece pişmanlıklar keşkeler kalmaması için hayat anbarını tecrübeyle, emekle ve alın teriyle doldurmasın. Demem o ki evlat : “Gençken taş taşı, ihtiyarken ye aşı…”